Ebeveynler olarak en büyük amacımız en değerli varlığımız olan çocuklarımızı evrensel değerlere göre yetiştirmek, sorumluluk almalarına yardımcı olmak ve sağlıklı davranışlar sergilemeleri için onları desteklemektir. Bu çoğu zaman anne babalar için çok yorucu olsa da kurallara uygun ve gerektiği gibi davranmaları konusunda sonsuz bir çaba harcıyoruz.
Onlara tüm gün kibar, temiz ve düzenli olmaları konusunda bir sürü yönerge veriyoruz. Yemeklerini bitirip zamanında uykuya geçmeleri, ödevlerini tamamlayıp her akşam yıkanma alışkanlığı kazanmaları için çeşitli yöntemler deniyoruz. Bazen ödüllendiriyoruz bazen de ceza veriyoruz. Peki sizce tüm bunların çocuklar için bir anlamı var mı?
Hep birlikte çocukluğumuzu hatırlayalım; fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılanmasının dışında tek derdimiz oyun oynamaktı. Saatlerce oyun oynasak doymazdık, acaba kaçımızın umurundaydı temiz ve düzenli olmak? Çikolatayı “yeteri” kadar yemek? Çocuklarımız da yaşları gereği “haz alma” ilkesine göre davrandıklarından dolayı biz ebeveynler için önemli olan pek çok kural silsilesi onlar için hiçbir şey ifade etmemekte.
Peki aradaki dengeyi nasıl kuracağız? Öğrenmelerini istediğimiz davranışları kazanmalarını nasıl sağlayacağız? Ne yaparsak ya da yapmazsak kişiliklerini zedelemeden onlara “iyi” şeyler öğreteceğiz?
İşte okul öncesi dönemdeki çocuklarımızın davranışlarını şekillendirirken dikkat etmemiz gerekenler;
– Öncelikle çocuklarımızın davranışlarını değerlendirirken içinde bulundukları yaşın gelişim dönemi özelliklerini dikkate almalıyız. Bazı davranışlar gelişimsel olabilmektedir. Örneğin yürüme ve konuşmanın başlamasıyla görülmeye başlanan öfke krizleri ve inatlaşmalar bu yaş döneminde doğaldır. Ya da prize parmağını değdirmemesini istemeniz durumunda çocuğun bunu tekrar tekrar yapması…Böyle durumlarda yaptığı ya da yapmadığı davranışlarla ilgili çocuğun kişiliğine atıfta bulunamamak çok kıymetlidir. Ebeveynlerin doğru yaklaşımlarıyla bu dönemlerin geçeceğini unutmamak ve sabırlı olmak gerekir.
– Çocuğumuzdan yapmasını ya da yapmamasını istediğimiz davranışların yaşına uygunluğunu analiz etmemiz bir diğer önemli husustur. Her akşam yatmadan önce diş fırçalamak okul öncesi dönemdeki bir çocuğun kazanmasını istediğimiz fakat kendi haline bırakıldığında düzenli olarak yapmasını bekleyemeyeceğimiz bir alışkanlıktır. Böyle durumlarda çocukları küçük yetişkinler olarak görmek yerine henüz küçük bir çocuk olduğunu kendimize hatırlatarak onlara davranışıyla ilgili rehberlik yapmamız gerekmektedir.
– Çocuğumuzun davranış değişikliği yapabilmesi için o davranışla ilgili ortamda düzenlemeler yapılması gerekiyorsa buna öncelik vermeliyiz. Odasında, mutfakta, banyoda, bahçede ya da arabada çocuğumuzun yaşına uygun değişiklikleri yaptıktan sonra davranışını regüle etmesini bekleyebiliriz. Ellerini yıkadıktan sonra kurulayabilmesi için havluyu ulaşabileceği yere asmak, odasını toplaması için kutular alıp oyuncakları sınıflandırmak gibi.
– Çocuğumuzun var olan alışkanlığını neden değiştirmesi gerektiğini anlayabilmesi uygulamaya geçirmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bunun için çocuğun yaşına uygun bir dille kısa ifadeler kullanarak nedenini açıklamak sağlıklı olacaktır. Örneğin koltukta zıplamasını istemediğiniz çocuğumuza kısaca şunu söyleyebiliriz: koltuk zıplamak için değildir!
– Çocuğa neyi neden yapmasını gerektiğini açıkladıktan sonra başka bir alternatife yönlendirmek gerekir. Koltuk zıplamak için değildir dedikten sonra zıplayabileceği başka bir yer göstermek çocuğun doğru davranışı öğrenmesine yardımcı olur.
– Aynı anda birden fazla davranışı değiştirmesini beklemek çocuklar için olanaksızdır. Sizi en az rahatsız eden ve çocuğunuzun en kolay değiştirebileceği bir davranış seçip oradan başlayın. Değişimi gördükçe çocuğunuzun kendine olan güveni artacaktır.
– Çocukların davranışlarını değiştirmeleri için yetişkinleri örnek almaları en etkili yöntemlerdendir. Çocuğunuzun fark edeceği şekilde yapmayı unuttuğunuz bir davranış belirleyin örneğin evden çıkarken arabanın anahtarını yanınıza almayı unutmak gibi. Daha sonra bir aile yemeğinde bunu gündeme getirin çocuğunuzdan ve eşinizden konuyla ilgili öneriler isteyin ve hangi çözümün sizin için davranış değişikliğine yarayacağına karar vererek ilk fırsatta yine çocuğun gözünün önünde uygulayın.
– Çocukların aile ortamında duygularının kabul gördüğünü bilmeleri ve ailelerine karşı güven duygusu hissetmeleri çok değerlidir. Bu yüzden çocuğunuzla davranış değişimi için çalışırken sık sık duygularını kabul edin, ifade etmesine olanak tanıyın ve onu yüreklendirin.
“Bunu yapamadığında ne hissediyorsun?”
“Böyle konuştuğumuzda içinde hangi duygular oluşuyor?” gibi sorular sorun.
– Duygularını ifade etmekte zorlanan çocuklar için de duygu yansıtması oldukça yararlıdır.
“Yemekten önce ellerini yıkamanı hatırlatmamız seni kızdırdı” gibi.
– Aile yemeklerinde yetişkinler olarak duygularınızdan bahsetmeyi alışkanlık haline getirerek çocuğunuza örnek olmaya özen gösterin.
– Çocuğunuzdan davranışını değiştirmesini beklerken ödül ve ceza yöntemini kullanmayın. Aferin, harikasın gibi söylemlerin de sözlü ödül olduğunu ve davranışta kalıcı değişime hiçbir katkısının olmadığını kendinize hatırlatın.
– Ve tabi ki son söz anne babalara… Çocuğumuzun davranış değişikliğine rehberlik yaparken beklemekte, sabretmekte zorlanıyorsak, öfke ile hareket edip onun üzerinde baskı kuruyorsak o zaman çocuğu değil kendimizi analiz etmemiz gerekir. İçsel yolculuğa çıkmak için iyi bir mesaj olduğunu kabul ederek önce kendi davranış değişikliğimizi yapmamız ebeveynlik yolculuğunda çok kıymetlidir.